2 Nisan 2017 Pazar

Öfke, kibir, yalnızlık...


Martin Scorsese'nin 1980 yapımı siyah-beyaz ve renkli "Raging Bull-Kızgın Boğa" filminde boksör La Motta'nin yükselişini ve düşüşünü çarpıcı bir sinema diliyle yansımıştı. Robert de Niro, bu filmdeki performansıyla "En İyi Erkek Oyuncu" dalında Oscar kazanmıştı. De Niro, bu film için tam yirmi kilo almıştı. Film siyah-beyaz çekilmiş. Renkli bölümler 8mm yansıyor filmde. Ayrıca fotoğraflar da yansıyor.  Bu nostalji ve yaşanmışlık hissi veriyor.

La Motta, öfkeli ve kibirli biri. Etrafındaki insanları aşağılıyor ve kalplerini kırıyor sürekli. Havuzda gördüğü on beş yaşındaki kızı etkileyip evleniyor. Boks maçı için yaptığı antrenmanlar yüzünden genç karısıyla sevişmeleri bir hayli azaltıyor. Hatta sevişme yoktu formdan düşmemek için.  La Motta zaman geçtikçe daha da çekilmez oluyor. Kalbini kırdığı kardeşi önce onu terk ediyor. Boksun bıraktıktan sonra gece kulübü işletiyor. On sekiz yaşın altında iki kızı gece kulübüne aldığı için soruşturma açılıyor kendi aleyhine. Kefalet parası bulabilmek için birçok yere başvuruyor. Etrafında hiç dostu kalmadığını fark ediyor. Öncesinde karısından da boşanıyor La Motta. Hapse giriyor. Hücresinde, Steinbeck'in "Fareler ve Insanlar" romanından zihinsel özürlü karakterin ruh halini yaşıyor sanki. Kilo da almış La Motta, şimdi yapayalnız ve bir daha kimsesi olmayacaktı. Değişse de artık kimse ona inanmazdı. Çünkü insanlar bencildi ve sadece kendilerinin değiştiğini söylerler hep.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder