Suçluluk, boşluk, inanç...

İngiliz yönetmen Stuart Hazeldine'in 2017 yapımı sinemaskop "The Shack-Baraka", Mackenzie Allen "Mack" Philips'in suçluluk duygusunu, vicdan azabını ve düştüğü boşluğu yansıtan güçlü bir film. Bu yapıt, Kanadali yazar William P. Young'in romanından uyarlanmış.

Filmin kurgusu çarpıcı ve insanın zihnini savuruyor. Şimdiki zamanı bulabilmek kolay olmuyor filmde.  Mack'in çocukluğunun yansıdığı 1950'li yıllar bir geriye dönüş gibi değil, zihinden düşen bir an gibiydi. Filmin anlatıcı karakteri Mack'in komşusu Willie. Bu zihinden düşüş Willie'den. Mack'in babası çok içiyor. Sonra da annesini dövüyor. Mack, kilisede rahibe her şeyi anlatıyor. Babası,  İrlandali kendi cemaatine küçük düşürdüğü için onu yağmur altında sopayla dövüyor. Döverken de ona İncil'den ayet okutuyor. Filmdeki kararma-acilma tekniği, zaman ve mekan geçişleri için değildi sadece. Geniş final bölümünde anlam kazanıyor. Güçlü bir metafora dönüşüyor.

1970'li yıllar. Mack, Nan'la evli. Josh, Kate ve Missy adında çocukları var.  Göl kıyısındaki kampta büyük trajedi yaşıyor aile. Bu trajedide evin en küçük üyesi güzel Missy kayboluyor. FBI da aramaya katılıyor. Ama bulunamıyor. Yaz aylarında yaşanıyordu bu trajedi.

Kış ayları. Suçluluk ve boşluk Mack'in hayattan koparmış sanki. Evin bahçesindeki karları temizlerken posta kutusunda bir mesaj görüyor. Bu mesaj Tanrıdan mı geliyordu? Komşunun pikap arabasıyla ormana, barakaya gidiyor. Aradığını bulamıyor. Ormanın içine doğru yürüyünce kara kıştan baharın içine giriyor. Cennet bahçesi miydi burası? Tanrı, Afrikalı bir kadın. İsa Yahudi. Japon Sarayu da var. Onlar, "Baba, oğul ve kutsal ruh"tu. Onu, kalbindeki acıdan ve suçluluktan kurtarıyorlar. Orada mağaraya da götürüyor İsa onu. İnsan bu anda Platon'un mağara metaforunu düşünüyor. Mack mağarada yenileniyor ve sevgiyi bir daha keşfediyor. Eşiyle çocukları vardı ve onları hiçbir şeye feda edemezdi.

Cennet bahçesinde zihin karışıklığı da yaşanıyor. Oradaki karakterlerin hepsi daha önce yansımış mıydı, diye. En başından yüzleri zihne mi yazmak gerekiyor? Mack'in, küçük kızı Missy'ye şelale karşısında anlattığı Kızılderili efsanesi de önemliydi.  Çok önemli bir filmdi. Müzikleri de öyle.