Amazonya'da...


Yönetmen James Gray'in 2016 yapımı sinemaskop "The Lost City of Z-Kayıp Şehir Z" filmi, bir tutkunun ve trajedinin filmi. Britanya Ordusu'nda itibarını kazanmak isteyen Binbaşı Percy Fawcett'in tek hayali madalya kazanmak. İrlanda kışlasında görev yapan Percy'nin önüne fırsat çıkıyor. Amazonya'da sınırların belli olmadığı için Brezilya ve komşusu arasında sorunlar çıkıyor. Savaş çıkarsa değerli kauçuk pahalı yapacaktı. Percy, harita çıkartıp sorunu çözmek için Amazonya'ya gönderiliyor. Yardımcısı da Henry Costin. 1905 yılı. Kışlada Avusturya-Maceristan İmparatorluğu'nun prensi olan Ferdinand için önce geyik avlıyor. Ferdinand, 1914 yılında Saraybosna'da suikasta kurban gidince 1. Dünya Savaşı başlamıştı.

Zorlu macerada Percy bir keşif yapıyor. Amazon'un içlerinde Kızılderili uygarlığı keşfediyor. Hemen Ingiltere'ye dönüyor ve keşfini paylaşıyor. Daha iyi imkanlarla ikinci yolculuğuna çıkıyor. Sonra geri döndüğünde savaş çıkıyor. Savaşa katılıyor. Almanlar kimyasal silah kullanınca cephede gözleri geçici kör oluyor, ama süreç içinde iyileşiyor. Zaman geçiyor. Artık yaşlanmaya başlayan Percy'nin iki oğlu ve kızı da büyüyor. Büyük oğlu Jack babasını ikna ediyor ve kayıp şehri bulmak için yine Amazon'a dönüyor Percy. Oğluyla beraber onu trajedi mi bekliyordu? Günümüze kadar akibetleri hakkında hiçbir bilgi yok onlar için. 1925'ten beri.

Filmin kurgusu ve anlatımı muhteşemdi. Hem de dingin bir anlatımla bu etkileyicilige ulaşıyor film. Sıvı bir yılan gibi akarken, bir geçişle tren yansiyordu. Yönetmen buna benzer birkaç anda da böyle geçişler yapıyor. Filmin atmosferleri tüm anlarda etkileyici filmde. İnsan kendini o anın içinde buluyor. Filmde dramatik anların öne çıktığı birkaç sahne vardı. Bir tanesi Percy'yle karısı Nina'nin kadin3 erkek üzerine tartışmaları muhteşemdi. Filmin görselliği de zengin. Büyük kameramanlardan Darius Khondji'nin görüntüleri perdede görülmeli. Filmin sonunda yansıyan fotoğraflar da nostaljiyi, yaşanmış olanı duyuruyor. Gerçek bir hikayeyi perdeye yansıtan bu film, insana tutkuyu ve keşfetmeyi hatırlatıyor.